26 Mayıs 2017 Cuma

Göğüs kafesimdeki kuş kanatlarını durmadan çırpıp içimi gıdıklıyor ve sanki her an bir haber duyacakmış, bir işi yarım bırakmış, yabancı ülkede pasaportumu kaybetmiş  gibi bir endişe halindeyim. Bazı çıkmaz hallerde dersin ya yer yarılsa içine girsem, ölsem de görmesem. Öyleyim işte. Hiçbir sebebi yok belki de çok sebebi var. Kendime bile söylemediğim bir çok şeyi dile getiriyorum artık. Belki de dünyadaki son işlerim bunlardı, bilmiyorum. Bunalımsa dibine kadar yaşıyorum. Herkesi çok seviyor ve kimseyi sevmiyorum. Yaşamadığım, üstünü örttüğüm, yaşadığım, söylemediğim ve söylediklerimin muhasebesi mi bu? Berbat bir varoluş iyi bir hiçlikten kötü. Hiçbir şeye hevesim yok, yazmaya, okumaya, bilmeye, hatırlamaya, sevmeye ve küstüğüm sevilmeye. İlk kez bu kadar dibi gördüm. Mobing yapa yapa hayattan soğutan, iyi insan maskesiyle gezen insanların hepsine öfkemi kusup gidesim var. Öfkemi kusmak için bile görmeye değmezler.