11 Ekim 2017 Çarşamba





Oğlum,
Hayatını zengin geçirebilmen için başarılı bir doktor,
Popülaritenin tadını çıkarman için entelektüel bir komedyen,
Azdaki çokluğu görebilmen için sırt çantalı bir gezgin,
Eserinle gururlanabilmen için yaratıcı bir mimar,
Empati yapman ve ayaklarının üzerinde daha sağlam durabilmen için çok okuyan bir düşünür
olmanı istiyorum.
Ama önce çevrendeki herkes ve her şey gibi, dünyanın bir parçası olduğunu ve ölümün bile bunu değiştirmeyeceğini bilmelisin.

     Bugün bir ağaç iken, yarın bir kağıt parçası olabilirsin. Defalarca toprağa karışıp tekrar tekrar yokluktan var olabilirsin. Bundan öncesi gibi bundan sonrası da belirsizlik, önemli olan halen bir ruhun ve yapmaya gücün varken dünya için en iyisini yapman.
     Biz insanlar dünyanın sağlıklı hücrelerine saldıran kanserli hücreleri olmamalıyız. Sokaktaki köpek ile, bahçedeki ağaç ile aynı oranda yaşama hakkına sahip olduğumuzu unutmamalısın. Hem dünyanın bir parçası olduğunu anladığın an her şey çok daha basit ve eğlenceli olacaktır.

     Hiçbir zaman, birinin üstüne basıp yükselmeyi hayal etme. Çaban seni çok hafif bir bulut gibi yükseltecektir. Bir tartışmada haklı çıkmak için kendini savunmak yerine çözüm getir. Unutma hala konuşabiliyoruz.

     Yaşlı birini gördüğün zaman bir makine gibi geriye sar ve hayal et, yüzünün kırışıklıkları oluşana kadar kaç güneş batırdı. İmkanın varsa kısaca yaşam hikayesini dinle. Orada senin işine yarayabilecek birçok tecrübe duyacaksın.

     Güven... Güvenmek her bilinci olan canlının yemek içmek kadar öncelikli ihtiyacı. Sen de güven ve karşındakinin güvenini kazan.

     Yalan her koşulda ayağına dolanacak bir prangadır. Onunla dolaşma. En kötü doğru en güzel yalandan daha az başını ağrıtır. Ne eksik ne fazla anlat. Kusurlarımızın bizi daha güzel yaptığına emin olabilirsin. Ne kadar yalan, o kadar keşkedir...

     Erteleme, fırsatların ayağına gelmesini beklersen, bir bakarsın kaçırmışsın. Bazen onları uzanıp alman gerekir, bazen de yüksek dağlar tırmanman. Ama elde ettiğin zaman yaşayacağın mutluluğun hazzını hiçbir şey vermeyecektir. Tecrübelerime göre net olarak söyleyebilirim ki - insan yaptıklarının yanında ertelediği her şeyden sorumludur.-

     Sevdiğin birine kızdığın zaman, bir daha onu affetmeyeceğini düşündüğün zaman yalnız kal ve bir kağıda aklına gelen herhangi güzel bir anınızı yaz. Sonra altına seni üzdüğü olayı yaz. Kendine zaman tanı ve ara sıra yazdıklarını oku. Güzel yaşanmış hiçbir şeyi kötü bir anı kirletemez. Onu affet ve sadece bundan sonra hayatında olup olmayacağının kararını ver. Affetmek ruhunu hafifletir. Benliğinle savaşını dindirir.
   
     İnsanların seni dilinle, dininle, ırkınla, boyunla, kilonla, saç renginle, ses tonunla yargılamasına izin verme ve aldırış etme. Coğrafya kimsenin kaderi değildir. Kişiliğimizi doğduğumuz toprak ya da konuştuğumuz dil, annemiz ya da babamız belirlemez. Kişiliğimiz kendi ellerimizle şekillendirdiğimiz bir heykel gibidir. Bizi biz yapan ta kendimiziz.

     Şans sende olduğuna inandığın her an seninledir. Olumlu düşünür ve yaşarsan, yaşayacağın sürece hep güzel tesadüflerle karşılaştığını görürsün. Şans tek başına olduğunda bir serap gibidir. Şanslı olduğuna inanır ve çalışırsan başarın daimi olur.

     Aşk aniden gelip seni sardığı zaman daha önce bu duyguyu hiç yaşamamıştım diyeceksin. Sarhoşken verilen kararlar gibi aşıkken verilen kararlar da değişebilir.  Aşıkken karar verme. Kendine bir süre tanı. Belki bir sene yeter. Bu süreden sonra ilişkini gözden geçirerek kararlar alabilirsin. En yakın arkadaşım diyebildiğin insanla bir ömür geçirebilirsin.